Şema Kimyası: Hep Aynı İnsanları Çekmek
- Uma Psikoloji
- 40 dakika önce
- 5 dakikada okunur

Şema Kimyası: Hep Aynı İnsanları Çekmek
Hayatınızda bazı ilişkilerin hep benzer şekilde bittiğini fark ettiniz mi? Sanki farklı insanlar ama aynı hikaye: yine anlaşılmadınız, yine terk edildiniz ya da yine değersiz hissettiniz. Bu yazıda, “Neden hep aynı kişilere çekiliyorum?”, “Beni üzen ilişkileri neden bırakamıyorum?” gibi sorularınıza şema kimyası kavramı üzerinden yanıtlar arayacağız. Kendi örüntülerinizi fark etmek ve kendinize başka bir yerden bakabilmek için, gelin birlikte bu yolculuğa çıkalım.
Şema terapi, çocukluk ve ergenlik döneminde karşılanmamış temel duygusal ihtiyaçların izlerini takip eden bir psikoterapi yaklaşımıdır. Bu ihtiyaçlar sevgi, güvenlik, ilgi, onay, özgürlük gibi çok temel şeylerdir. Bu ihtiyaçlar karşılanmadığında, zihnimiz “ben demek ki böyle biriyim” sonucuna varır. Bu sonucu da bir tür şema olarak içselleştiririz.
Zaman içinde bu şemalar bizim dünyaya, ilişkilere ve kendimize nasıl baktığımızı belirlemeye başlar. Örneğin, çocukken sürekli eleştirilen biri, “Ben yetersizim” şemasını geliştirip, yetişkin hayatında da bu şemanın gözlükleriyle kendini değersiz hissedebilir.
2. Şema Kimyası Ne Demek?
Şema kimyası, kişinin çocuklukta geliştirdiği duygusal şemaların, yetişkinlikte kurduğu ilişkilerde tanıdık ama çoğu zaman sağlıksız bir şekilde tekrar etmesini tanımlar. Bu terim, özellikle romantik ilişkilerde, neden hep benzer kişilere çekildiğimizi ve aynı acı verici döngülere girdiğimizi anlamaya yardımcı olur.
Örneğin, çocuklukta yeterince ilgi görmemiş biri, yetişkinlikte de ilgisiz partnerlere çekilebilir. Bu ilişki kişiye zarar verse bile, geçmişten tanıdık gelen duygular nedeniyle “güvenli” hissedilir. İşte bu çekim gücüne şema kimyası denir.
Şema kimyası; bizi sağlıklı ilişkilerden uzaklaştırabilir, çünkü tanıdık olanı seçeriz — iyileştirici olanı değil.
3. Erken Dönemde Oluşan Şemalar
Çocukken yaşadığımız deneyimler ve temel duygusal ihtiyaçlarımızın nasıl karşılandığı (ya da karşılanmadığı), kişiliğimizin temel yapı taşlarını oluşturur. Bu yapı taşlarından biri de şemalardır. Şemalar, çevreye, diğer insanlara ve kendimize dair geliştirdiğimiz derin inanç kalıplarıdır. Şema terapiye göre toplamda 18 erken dönem uyumsuz şema vardır. İşte her biri:
Terk edilme/kararsızlık: Sevdiğim insanlar beni sonunda terk eder ya da hep güvensiz bağlar kurarım.
Kusurluluk/utanç: İçten içe bir yanımda eksik, bozuk ya da sevilemez bir şey var.
Bağımlılık/yetersizlik: Hayatımı idare etmek için mutlaka birine ihtiyaç duyarım.
Kendini feda etme: Kendi ihtiyaçlarımdan vazgeçerek başkalarını önceliklendirmeliyim.
Yüksek standartlar/aşırı eleştiri: Değerli olabilmek için her şeyi kusursuz yapmalıyım.
Duygusal yoksunluk: Gerçek anlamda sevgi, ilgi veya destek bana ulaşmaz.
Sosyal izolasyon/yabancılık: İnsanlar arasında kendimi dışlanmış, farklı ya da ait hissetmem.
Yetersizlik/başarısızlık: Zihinsel ya da mesleki olarak hep yetersiz kalırım.
Kendiliğini bastırma: Gerçek düşüncelerimi, duygularımı ya da ihtiyaçlarımı ifade edersem reddedilirim.
Haklılık/büyüklenme: Başkalarının ihtiyaçlarından üstünüm, kurallar bana göre esnetilebilir.
Boyun eğicilik: Başkalarının isteklerine hep uymalıyım, yoksa beni reddederler.
Karamsarlık/tehlike beklentisi: Hep kötü bir şey olacakmış gibi yaşarım, güven hissedemem.
Ceza verme: Hatalar affedilmemeli; kendimi ya da başkalarını sürekli yargılarım.
Onay arayıcılık: Ne yaparsam yapayım, başkalarının onayını almaya çalışırım.
İstismara uğrama: İnsanlar bana zarar verir, hep tetikte olmalıyım.
Tutarsızlık/kontrolsüzlük: Duygularımı ya da davranışlarımı kontrol edemem, her şey dağılabilir.
Bağımsızlık eksikliği: Kendi kararlarımı almak ya da yalnız kalmak beni korkutur.
Ayrışmamış benlik: Kimliğimi başka birinin varlığıyla tanımlarım, bireyselliğim yoktur.
Bu şemalar hayat boyu devam edebilir ve özellikle ilişkilerimizde kendilerini tekrar ederler. Tüm şemaları öğrenmek için tıklayın.

4. Şemaların İlişkilerimizdeki Rolü
Bir ilişki başladığında ilk hissettiğimiz şey genellikle “çekim”dir. Ama bu çekim her zaman sağlıklı temellere dayanmaz. Bazen bir kişinin davranışı, çocuklukta maruz kaldığımız o tanıdık duyguyu tekrar yaşatır. İşte burada şema kimyası devreye girer.
Kendimizi değersiz hissettiğimizde, bizi gerçekten değerli hissettirecek biri yerine, bizi sürekli görmezden gelen biriyle bağ kurabiliriz. Çünkü bilinçdışı zihnimiz şöyle der: “Bu his tanıdık. Belki bu sefer farklı olur. Belki bu sefer sevilirim.”
Neden Bize Zarar Veren Kişilere Çekiliriz?
Bunun birkaç nedeni vardır:
Tanıdıklık: Çocuklukta yaşadığımız duyguya benziyorsa, o ilişki bize “güvenli” gelir.
Tamamlama isteği: Eskiden karşılanmayan ihtiyacı, şimdi bir başkasıyla tamamlamak isteriz.
Kendini doğrulama ihtiyacı: Şemamız der ki “ben değersizim.” Değersiz hissettiren biriyle birlikte olunca, şema onaylanır. Zihin “bak, haklıyım” der.
Ama bu döngü bizi tekrar tekrar aynı acıya sürükler.
Vaka 1: “Benimle İlgilenmeyenleri Seviyorum”
Derya, 34 yaşında, başarılı bir mimar. İlişkilerinde hep benzer bir tema var: İlgisiz ve mesafeli erkeklere âşık oluyor. İlişkinin başında yoğun bir heyecan hissediyor ama zamanla partnerinin uzak tavırları karşısında duygusal olarak çöküyor.
Terapi sürecinde Derya'nın çocukluğunda çok yoğun çalışan, duygularını ifade etmeyen bir babası olduğu ortaya çıkıyor. Küçükken, babasının ilgisini kazanmak için sürekli çabaladığı, ama bir türlü ona ulaşamadığı duygusu bugünkü ilişkilerine taşınmış.
Şema kimyası burada şöyle işliyor:Terk edilme ve duygusal yoksunluk şeması olan Derya, ilgisiz biriyle birlikte olarak geçmişteki sahneyi tekrar yaşıyor. Bu sefer “kazanabilirim” umuduyla o ilişkiye tutunuyor.
Vaka 2: “Ne Yapsam Yetmiyor”
Emir, 38 yaşında, kurumsal bir firmada yöneticilik yapıyor. Partneriyle yaşadığı ilişkide sürekli olarak “yetersizim, ne yapsam memnun olmuyor” hissiyle boğuşuyor. Her şeyi mükemmel yapmaya çalışsa da partnerinden gelen sürekli eleştiriler onu yıpratıyor.
Terapi sürecinde Emir’in çocukluğunda çok yüksek beklentileri olan bir anneyle büyüdüğü ortaya çıkıyor. Okuldaki başarıları, ödülleri bile yeterli bulunmazmış.Şimdi de benzer şekilde, mükemmel olmaya çalıştığı bir ilişkide “neden yine yetemedim?” sorusuyla baş başa kalıyor.
Şema kimyası burada şöyle işliyor:Emir’in geliştirdiği yüksek standartlar ve kusurluluk şemaları, eleştirel bir partnerle birleştiğinde çocuklukta yaşanan duyguların aynısını yeniden yaratıyor. Bu döngü onun özgüvenini zedeliyor ama çıkması da kolay olmuyor.
Vaka 3: “Terk Edilmemek İçin Kendim Olmayı Bıraktım”
Nazlı, 29 yaşında bir sosyal hizmet uzmanı. Partneriyle ilişkisi ilk başta tutkulu ve yoğun başlamış. Ancak zamanla partneri Nazlı’nın arkadaşlarıyla görüşmesini istememeye, kıyafetlerine karışmaya başlamış. Nazlı ise “onun istediği gibi biri olursam beni terk etmez” diyerek uyum sağlamaya çalışmış.
Terapi sırasında Nazlı’nın terk edilme ve onay arayışı şemaları ön plana çıkıyor. Çocukken ebeveynlerinden biri evden gitmiş ve Nazlı bu ayrılığın sorumlusunun kendisi olduğunu düşünmüş. O günden sonra “biri gitmesin diye her şeye razı olmam gerek” düşüncesi onun temel davranış kalıbı olmuş.
Şema kimyası burada şöyle işliyor:Nazlı, kendi sınırlarını çiğneyen ama yoğun bağlılık gösteren bir partneri tanıdık bulmuş. Bu tanıdıklık sayesinde o ilişkide kalmak uğruna kendini feda etmiş.
Şema Kimyasını Tanımak Neden Önemlidir?
Şema kimyası, ilişkilerde neden hep aynı acıyı yaşadığımızı anlamamız için güçlü bir araçtır.Şunları fark edebilmek değişimin ilk adımıdır:
Neye çekiliyorum ve neden?
Bu çekim bana iyi mi geliyor, zarar mı veriyor?
Hangi duygular çocukluktan tanıdık?
Bu ilişki bana neyi “tamamlattırmaya” çalışıyor?
Fark ettikçe, seçim yapma özgürlüğümüz artar. Artık sadece tanıdık geleni değil, sağlıklı olanı da seçebilir hale geliriz.
Değişim Mümkün mü?
Evet, mümkün. Ama bu değişim genellikle yavaş ve adım adım olur.Şemaları tanımak, onlarla çalışmak, duygusal ihtiyaçları fark etmek ve yeniden yapılandırmak zaman alır. Bazen bu süreçte şemaya uygun kişilere karşı çekim azalır; sağlıklı kişilere daha çok açık hale gelinir.
Terapide yapılan şey, geçmişi değiştirmek değil, o geçmişin bugün üzerimizdeki etkisini dönüştürmektir.İlişkilerde neden aynı döngülere düştüğünüzü anlamak, sizi bu döngülerden çıkarmaya başlar.
Son Söz
Şema kimyası, sizi kötü hissettirmek için değil; sizi anlamak için var.Bir başkasına neden bu kadar tutunduğunuzu, neden bazı ilişkilerde hep eksik ya da görünmez hissettiğinizi bilmek, içinizdeki küçük çocuğun yıllardır anlatmaya çalıştığı bir şeyi nihayet duymak gibidir.
Unutmayın:
🌱 Sizi inciten kalıplar fark edildiğinde, dönüştürülebilir.
💬 Yardım istemek güçsüzlük değil, farkındalıktır.
🧩 Her şema bir zamanlar sizi korumaya çalıştı; ama artık daha sağlıklı yollar var.
Eğer siz de bu yazıda kendinizden parçalar bulduysanız ve bu döngülerden çıkmak istiyorsanız, destek almak için bir uzmandan yardım alabilirsiniz.
Faydalı paylaşımlarımız için bizi Instagram'da takip edin!
İletişime Geçin!
Adres: Şişli / İstanbul
E-posta: info@umapsikoloji.com
Telefon: +90 530 403 05 90 (Whasapp için Tıklayın!)
Comments