Tükenmişlik Sendromu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
- Uma Psikoloji
- 8 Mar
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 12 Nis

Tükenmişlik Sendromu Nedir?
Tükenmişlik sendromu, kronik stresin etkisiyle ortaya çıkan, bireyin fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak tükendiği bir durumdur. Genellikle iş hayatında yoğun çalışan bireylerde görülse de, ebeveynlerden öğretmenlere, sağlık çalışanlarından öğrencilere kadar geniş bir yelpazede insanı etkileyebilir.
Tükenmişlik sendromu, ilk olarak 1970’lerde psikolog Herbert Freudenberger tarafından tanımlanmış olup, genellikle "duygusal bitkinlik, depersonalizasyon (kendini yabancılaştırma) ve kişisel başarı duygusunun azalması" şeklinde üç temel belirti ile açıklanmaktadır.
Tükenmişlik Sendromunun Belirtileri
Tükenmişlik sendromu, bireyin hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığını etkileyebilir. Belirtiler genellikle aşağıdaki şekilde sınıflandırılır:
1. Duygusal Belirtiler:
Özellikle sabah uyandığında yoğun bir isteksizlik ve umutsuzluk hissetmek
İşe ya da günlük sorumluluklara karşı ilginin azalması
Sinirlilik, çabuk öfkelenme, tahammülsüzlük
Kendini boşlukta veya anlamsız hissetme
2. Bilişsel Belirtiler:
Konsantrasyon zorluğu
Unutkanlık, karar vermekte güçlük
Kendi yetkinliğine dair kuşkular
3. Fiziksel Belirtiler:
Kronik yorgunluk, dinlenmeye rağmen geçmeyen halsizlik
Baş ağrıları, mide problemleri, kas ağrıları
Bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle sık hastalanma
4. Davranışsal Belirtiler:
Sosyal çekilme, insanlardan uzak durma
Sorumlulukları erteleme veya işten-kaçma davranışları
Alkol, sigara veya uyarıcı madde kullanımında artış
Neden Tükenmişlik Sendromu Yaşanır?
Tükenmişlik sendromu, yalnızca yorgunluk ya da geçici bir isteksizlik durumu değildir. Uzun süreli stresin, karşılanmayan ihtiyaçların ve sürdürülemez çalışma koşullarının sonucu olarak, kişinin ruhsal, zihinsel ve bedensel kaynaklarının ciddi şekilde zorlandığı bir durumdur. Özellikle iş yaşamına bağlı gelişen tükenmişlik, bireyin sadece mesleki performansını değil; aynı zamanda benlik algısını, ilişkilerini ve yaşamdan aldığı doyumu da olumsuz etkileyebilir.
1. Aşırı İş Yükü ve Yoğunluk
Modern çalışma hayatı, çoğu zaman “bitmeyen görevler” listesiyle tanımlanır. Sürekli artan iş talepleri, yüksek performans beklentileri ve rekabetin yoğun olduğu ortamlarda çalışma, bireyin zihinsel ve fiziksel kapasitesini aşındırır. Uzun çalışma saatleri, hafta sonu ya da tatil kavramının silikleşmesi, kişinin dinlenmeye ve yenilenmeye zaman ayıramamasına neden olur.
Bu durum, yalnızca fiziksel yorgunluk yaratmaz; aynı zamanda kişinin kendisini hep “yetişemeyen, eksik, yetersiz” biri gibi hissetmesine neden olarak öz değer algısını zedeler.
2. Kontrol Eksikliği
İş ortamında alınan kararların dışında bırakılmak, kendi iş süreçlerine dair söz hakkının olmaması, bireyde hem güçsüzlük hem de anlamsızlık duygusu yaratabilir. Sürekli dış faktörlere bağlı kararların içinde olmak, kişinin iç motivasyonunu zayıflatır ve yaptığı işi sahiplenmesini zorlaştırır.
Zamanla kişi, sadece verilen görevleri yerine getiren bir "dişli" gibi hissederek, kendi varlığının iş ortamında bir etkisi olmadığını düşünebilir. Bu durum, tükenmişliğin en temel duygusal tetikleyicilerinden biridir.
3. Takdir Edilmemek ve Düşük Motivasyon
Emek harcadığınız bir işte karşılığında yalnızca sessizlikle karşılaşmak, bireyin içsel motivasyonunu aşındırır. Yalnızca maddi ödüllerin değil, sözlü takdirin, destekleyici geri bildirimin ve başarıların görünür kılınmasının eksikliği, zamanla çalışanı “görünmeyen bir emekçi” konumuna iter.
Takdir görmek, yalnızca ego tatmini değildir; bir işin anlamlı olduğunu hissetmenin, aidiyet kurmanın ve sürdürülebilir bir çaba gösterebilmenin en temel psikolojik koşullarından biridir.
4. Sosyal Destek Eksikliği
İş arkadaşlarıyla güven ilişkilerinin zayıf olması, yöneticilerle temasın kopuk olması ya da kişisel yaşamda bireyin destek sistemlerinden yoksun kalması, tükenmişliği besleyen güçlü bir etkendir. Birey, duygusal olarak yalnızlaştıkça yükünü paylaşamaz hale gelir.
Destek almayan birey, hem kendi sınırlarını gözetemez hem de duygusal olarak giderek daha izole bir hâle gelir. Bu yalnızlık, zamanla depresif duygulanımı ve genel yaşam doyumunun düşmesini de beraberinde getirebilir.
5. Değişken Beklentiler ve Belirsizlik
Sabit olmayan görev tanımları, aniden değişen öncelikler, açıkça iletilmeyen beklentiler ve belirsiz hedefler; bireyin kaygı düzeyini sürekli olarak yükseltir. Netlik eksikliği, bireyin iç dünyasında kontrol kaybı ve çaresizlik hissi yaratır.
Ne kadar çabalarsa çabalasın “tam olarak ne istendiğini” bilemeyen kişi, kendi yeterliliğini sorgular hale gelir. Bu durum, yalnızca mental yük değil; aynı zamanda psikolojik tükenmişliğe zemin hazırlar.
Tükenmişlikle Başa Çıkma Yöntemleri
Tükenmişlik sendromu, yalnızca kısa süreli bir dinlenmeyle ortadan kalkabilecek bir durum değildir. Derinleşmiş tükenmişlik hâli, bireyin yaşam biçimini, sınırlarını, ilişkilerini ve kendiyle kurduğu ilişkiyi yeniden değerlendirmesini gerektirir. Bu nedenle çözüm yolları da çok katmanlı ve sürdürülebilir olmalıdır.
Aşağıda tükenmişlik hissiyle başa çıkmada bilimsel olarak etkili bulunan yöntemleri, psikolojik altyapılarıyla birlikte bulabilirsiniz:
1. Sınır Koymak ve Zaman Yönetimini Gözden Geçirmek
Çalışma hayatında sağlıklı sınırlar oluşturmak, tükenmişliğe karşı en temel koruma alanıdır. Ancak bu yalnızca saat belirlemekle ilgili değil; aynı zamanda kendi ihtiyaçlarına, duygularına ve kaynaklarına duyarlılık geliştirmekle de ilgilidir.
Çalışma saatlerini belirleyip mesai sonrası işle ilgilenmemek, bireyin kendi zamanına sahip çıkması anlamına gelir. Bu, yalnızca bir “ayırma” değil, bir “kendini tanıma” pratiğidir.
Gerçekçi hedefler koymak, sürekli kendini yetersiz hissetmenin önüne geçer. Her şeye yetişmeye çalışmak, çoğu zaman kendi sınırlarını inkâr etmektir.
"Hayır" diyebilmek, suçluluk değil; sorumluluk göstergesidir. Fazla sorumluluk almak, bireyin duygusal alanını silikleştirir.
Zamanı yönetmek, aslında kendini yönetmenin bir biçimi hâline gelir. Bu da kişinin kendine yeniden yönelmesine yardımcı olur.
2. Profesyonel Destek Almak
Tükenmişlik, çoğu zaman yıllar içinde şekillenen, bastırılan duyguların, karşılanmayan ihtiyaçların ve sürdürülemez çabaların toplamıdır. Bu nedenle yalnızca bireysel iradeyle baş etmek zor olabilir.
Klinik psikolog desteği, tükenmişliğin altında yatan düşünce kalıplarını, ilişkisel örüntüleri ve duygusal zeminleri anlamlandırmaya yardımcı olur.
İş koçluğu veya kariyer danışmanlığı, bireyin mesleki yaşamını yapılandırma ve beklentilerini yeniden tanımlama süreçlerinde destek sunabilir.
Profesyonel destek, yalnızca çözüm üretmek değil; aynı zamanda kişiye kendi sesini yeniden duyurmak için alan açmak anlamına gelir.
3. Sosyal Bağlantıları Güçlendirmek
Tükenmişlik çoğu zaman yalnızlıkla iç içe geçmiştir. İletişimden uzaklaştıkça, destek almak zorlaşır; destek almadıkça, yalnızlık derinleşir.
Sevdiklerle geçirilen zaman, bireyin duygusal rezervlerini yeniler. Bu, sadece sosyalleşmek değil, duygusal bağ kurarak yeniden “görülmek” anlamına gelir.
Duyguları paylaşmak, insanın kendi deneyimine şahit tutulmasını sağlar. Meslektaşlarla ya da güvenilen bir arkadaşla yapılan samimi bir konuşma bile hafifletici olabilir.
Bu bağlamda sosyal destek, yalnızca bir ihtiyaç değil; tükenmişliği önleyici bir kaynak hâline gelir.
4. İş Ortamını Yeniden Yapılandırmak
Birey her zaman iş yerini ya da görev tanımını değiştiremeyebilir. Ancak bazı küçük müdahalelerle iş ortamı, daha sürdürülebilir hâle getirilebilir.
Daha esnek çalışma saatleri talep etmek, yalnızca fiziksel değil, zihinsel alan kazanmak anlamına gelir.
Tatil ve molaları ertelememek, bireyin kendi sınırlarını ve haklarını ciddiye aldığını gösterir. Sürekli ertelemek, kişinin kendini değersizleştirme biçimlerinden biridir.
İş ortamında yapılabilecek her küçük düzenleme, kişiye yaşamının iplerini yeniden eline alma gücü kazandırabilir.
Tükenmişlik sendromu, yalnızca geçici bir yorgunluk değil; dikkate alınmadığında yaşam kalitesini derinden etkileyen ciddi bir ruhsal durumdur. Uzun süreli stres, ihmal edilen ihtiyaçlar ve yok sayılan sınırlar zamanla bedenimizi, zihnimizi ve duygularımızı tüketebilir.
Bu nedenle tükenmişlik hissiyle karşılaştığınızda, onu bastırmak ya da görmezden gelmek yerine fark etmek, durmak ve kendinize yönelmek cesaret gerektiren ama dönüştürücü bir adımdır.
Profesyonel destek almak, sağlıklı sınırlar koymak, duygularınızı ifade edebilmek ve kendinize iyi bakmayı öğrenmek bu sürecin en kıymetli yapı taşlarıdır. Unutmayın: İyi hissetmek bir lüks değil, temel bir ihtiyaçtır. Ve kimse, kendi tükenmişliğini tek başına taşımak zorunda değildir.
Faydalı paylaşımlarımız için bizi Instagram'da takip edin!
İletişime Geçin!
Adres: Esentepe Mah. Kasap Sok No:15, Özden Apt. Daire 12 Şişli / İstanbul
E-posta: info@umapsikoloji.com
Telefon: +90 530 403 05 90 (Whasapp için Tıklayın!)
Ulaşım Kolaylığı
Gayrettepe Şişli'de bulunan ofisimiz Kağıthane, Mecidiyeköy, Beşiktaş, Nişantaşı, Bomonti, Etiler, Sarıyer, Maslak, Levent gibi semtlerden kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Metro/metrobüs çıkışında bulunan ofisimiz İstanbul Avrupa yakasında merkezi bir konumda olup otopark imkanı da vardır.
Comments